14 Ocak 2011 Cuma

500 days of summer

(bkz: aşık olamayan kız)

etkisi altında kalınan filmlerden. of, zoru gücü kendiyle olan bir insansanız hakikaten sarsıyor. hem realistliğine hayran kalıyor, hem de sikeyim böyle aşkın ızdırabını, yazık lan diyorsunuz. öyle bir film ki izlerken kendinizle de çeliştiriyor sizi. bir yanınız tom'a hak verirken bir yanınınız summer'ın ruh haline mantıklı açıklamalar getirmeye çabalıyor. aklı karıştırıyor film. duman ediyor. kınıyorum!

---- spoiler----
'birinin kız arkadaşı olma fikri beni huzursuz ediyor. aslında genel olarak birinin bir şeyi olma fikri beni huzursuz ediyor. ciddi bir ilişki düşünmüyorum' diyerek işi gezelim, eğlenelim, sevişelime getirensummer, tom'u kendisine sırıksıklam aşık etmekten de geri kalmıyor. kapıdan giriyor, bacadan çıkıyor. bi cilve, bi nazlar, bi şuhluk örnekleri sergiliyor. tom'un dibi düşüyor. upuzun saçlarını keserken bir şey hissetmeyen ultra gamsız summer bir gün basıp gidiyor. kısa bir süre sonra arkadaşlarının düğününde karşılaşıyorlar. arkadaş kalmak isteyen summer, tom'u hafta sonu düzenleyeceği partisine davet ediyor. orada tom'un gözleri nihayet açılıyor. evet, summer'ın parmağında bir yüzük var ve erkek arkadaş istemeyen summer evleniyor!

bu sahne tom'un summer için dediklerini akla getiriyor; bu kız ya duygusuz, sefil, kötü kalpli bir cadı ya da robot!

tom'u ters köşeye yatıran, kafasının estiğini, kafasının estiği anda yapan ve aşkın varlığına inanmadığını her defasında vurgulayan summer, ani kararlarından biriyle tom'u bir kez daha yüzüstü bırakıyor. tom'un arkadaşları 'o kız zaten sürtüktü' minvalli cümlelerle tom'u neşelendirmeye çalışsalar da tom ciddi ciddi depresyona giriyor. boy boy cipsler alıyor, summer ile gittikleri sinemaya tek başına film izlemeye gidiyor. summer'ı anımsatan şarkıları dinliyor. yolda elele tutuşmuş çiftleri gördüğünde bile : 'evinizde yapın, ciddiyim' diyor. skjfkdfjdfj.

özel hayatındaki bu karmaşa işine de yansıyor. tebrik kartları üzerine çalışan tom, kartları hazırlarken, sevgililer günü için tasarladığına şunu yazıyor:
'seviyorum ama kimi
en tatlı birisini
geber kahpe'.

kartların, şarkıların ve filmlerin insanları kandırdığına inanmaya başlıyor. kendi işine saygısı azalıyor. istifa ediyor.
evet, summer gene ve gene karşısına çıkıyor. tom gene acı çekiyor. sonuna kadar biz de ona üzülüp helak oluyor, summer özgür kız diye mutlu oluyoruz bu arada.
ta kiii autumn karşısına çıkana kadar..
---- spoiler----

regina spektor hayranı bir insan olarak o soundtrackleri öle öle dinledim. bu kadar mı kizel olur.
öte yandan zooey deschanel, masmavi gözleriyle çok çok sevimli bir kadın. joseph gordon levitt tüm film boyunca çok iyi bir performansa sahip zaten.

neyse sonuç olarak; filmin dediği gibi; bu film kesinlikle bir aşk hikayesi değil!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder